Bir gün sabah erkenden göl uyanmış, aman Allah’ım birde ne görsünler tam gölün orta yerinde reyhan kokulu bir Nilüfer açmış.
o kadar güzel görünüyormuş ki bu nilüfer, güneşin şuaları vurdukça üzerine su damlaları ile adeta bir prenses güzelliğinde imiş.
Hemencecik koşuşturmuş gölün suları.
Her su damlası - ben sulayacağım bu nilüferi, aman solmasın diyorlarmış. O kadar sulamışlar ki, nilüfer su çokluğundan kurumaya başlamış.
Göl telaşa düşmüş ve- su az geliyor diye - daha çok suyunu vermiş nilüferin köklerine.
Nilüfer ise suyun bu kadar çok olmasına dayanamamış ve daha akşam olmadan kurumuş.
Göl ise bu duruma çok üzülmüş suyum onu yaşatmaya yetmedi diye üzüntüden kahrolmuş adeta ve üzüntüden o da kurumuş.
kupkuru bir göl olmuş..
Demokrasi nilüferimiz.
Göl ülkemiz..
hepimiz bu nilüferi yaşatmak istiyoruz..
ama yaşattığımızı büyüsün diye suladığımızı düşünerek kurutmayalım..
biz de kururuz sonra..
Eeeeee..
Ergenekonumuz da yok ki gidip kalalım. Biz nilüferimize hassas davranıp gölümüzü kurutmamaya bakalım en iyisi.
Keine Kommentare:
Kommentar veröffentlichen